9 Ağustos 2013 Cuma

LENA'NIN TAŞ ORMANI

Bakir Sibirya'nın Yakut bölgesinde yer alan bu bölgede, nefes kesen doğa harikalarını yakından görmenin en iyi yolu, bu bölgeye düzenlenen nehir turları... 


Bölgede bu amaçla hazırlanmış nehir botları ile unutulmaz bir tur keyfi yaşamak da mümkün. Yükseklikleri yer yer 150 m.ye ulaşan ve Lena nehri kıyısında, 80  Km. boyunca uzanan bu taş sütunlar, Mamut fosilleri dahil daha bir çok fosil çeşidinin bol olduğu bir bölgede yer alıyor. 



Lena'nın taş ormanları, aynı zamanda 2006 yılında UNESCO'nun "dünya mirası" listesine de kaydedilmiş durumda 

6 Ağustos 2013 Salı

Tatilde nereye gitsem?




Hala tatile nereye gitsem diye düşünüyorsanız, size bir önerim var. Fethiye'deki Kabak Koyu'na asla gitmeyin. Neden mi? Çünkü ruhunuzda geri dönülemez tahribata neden olabilir

ŞAFAK İNCE'nin yazısı...

Dediler ki tatilde nereye gittin, yaz? Dedim ki söylemem de yazmam da... Ama dayanamadım. Kaç yıldızlı diye sorarsanız, milyarlarca derim. Denizi nasıl derseniz, sizi çıldırtır derim. Yeşili mi, o da Cennet'i kıskandırır. Hizmet, işte o tatilden ne beklediğinize bağlı. Bana sorarsanız 500 kilometrelik tarihi Likya yolunun dibindeki Kabak Koyu'nda hizmetin alası var. İzmir'in ünlü tasarımcıları Şaziment Göçmen ile eşi Seçkin Göçmen ve minik Sudelal, yerimizi ayırtmıştı, hatta ayırtmakla kalmamış evsahipliğini de üstlenmişlerdi. Gece ulaştık, kendimizi kumsala, milyarlarca yıldızın altına bıraktık. Tatilin ilk günü böyle başladı. İşte gidilmesini asla önermediğim Kabak Koyu hakkında size bir kaç küçük ipucu...

ÜNLÜ KOMŞULAR

Burası Fethiye'de bir koy. Oluşumu öyle 10 milyon yıl öncesine değil, bunun çok daha eskilerine dayanıyor. Buzul çağını yaşamasa bile etkisinin olduğu, endemik bitki örtüsünün hakim olduğu öyle yeşil bir yer işte. Her an yazmaktan vazgeçibilirim. Klima falan yok, su da yok, sivrisinek çok. Arılar var, insan yiyen bitkiler var, gitmeyin! 
Neyse kaldığımız yerden devam... Kabak Koyu, hani şu yamaç paraşütünün cazibesine kapılanların atlayışı gerçekleştirdiği Baba Dağı'nın güneyinde, Fethiye'ye 12 kilometre mesafede yer alıyor. En sevimli komşuları, 4 kilometre uzaktaki Kelebek Vadisi ile Cennet Koy. 

YA DENİZDEN YA KARADAN
Buraya gelmek için standart olarak iki yol var. Her ikisinin ön şartı da da Ölüdeniz'e mutlaka gelmeniz gerekiyor. Ondan sonra ya tekne tutarsınız ki sanırım 300 liradan aşağı sizi getirmez, ikincisi de Ölüdeniz'den Faralya Köyü'ne kadar arabanızla gelirsiniz. Köye geldiğinizde, zaten yol da bitiyor. Bundan sonra yapmanız gereken yine iki şey var. Ya inip patikada yürürsünüz ya da yalnızca Kabak Köyü sakinleri tarafından işletilen dört çeker araçlarla 25 dakikalık zorlu bir inişi tercih edersiniz. 

YOK BÖYLE DENİZ 
Evet burayı bilen biliyor ama "biz yazdıkça daha çok insan öğrenecek" kaygısını üzerimden atamıyorum. Eğer inişi tamamladıysanız, sayıları artık giderek artan çadır kamp yerleri ile ağaç evlerle donatılmış vadide bir yeri tercih etmelisiniz. Biz denizin hemen dibini tercih etmiştik. Daha doğrusu bu konuda çok daha tecrübeli olan Seçkin, vadinin en güzel yerlerinde yerimizi ayırttığı için, her şey çok daha güzeldi. 
Kampa yerleştikten sonra yapmanız gereken tek şey, denizin yolunu tutmak, yüzmek, yemek ve içmek. Başkasına da zaten vakit kalmaz. Sahil, kumla başlayıp denizde taşlı olarak devam ediyor. Fethiye'nin her koyuna özgü o cezbedici renkteki denizine girip, üç beş kulaç attıktan sonra da yüzünüzü vadiye çevirirseniz, işte o zaman buraya neden "gitmeyin" dediğimi anlarsınız...

500 KİLOMETRE
Kabak Koyu'nda aslında yapılacak çok şey var. 500 kilometrelik Likya Yolu'nun bir parçası olan patikada kırmızı- beyaz çizgilerle işaretlenmiş rotayı takip edip, şelaleye gidebilir ya da bu rotada kaybolup, kurtarılmayı bekleyebilirsiniz. Yok kaybolmam diyorsanız gittiğiniz yolun bir de dönüşü olduğunu unutmamanızı tavsiye ederim. Burada bakkal, çakkal öyle her köşe başında yok. Bir tane var, onu geçerseniz, kuruyan boğazınız ve mediniz için şansınızı kamplarda deneyebilirsiniz. Ancak burası sürpriz dolu bir yer, Likya yolunda birden karşısına çıkan bir bara ya da kokereççiye de kendinizi atabilirsiniz. 

YILDIZLAR ALTINDA 
Geceleri kamplardan yükselen ateş, etrafında müzik dinletisi ve sohbetler en büyük keyiflerden biri. Eğer şanslıysanız, vadiyi çevreyen dağları sis, hele de yağmur bulutları kaplarsa, tarifi mümkün olmayan bir mutluluk hastalığına kapılabilirsiniz. Hele dolunaya denk gelirseniz, işi gücü bırakıp, Kabak'ta kalma oranınızı yükseltirsiniz. Dolunay yok da bizdeki gibi yıldızlar altındaysanız, o zaman denize girip iyice ıslanmanızı öneririm ki böylece bunun bir rüya olmadığını iliklenirize kadar hissedebilin. Gündüz yapılacak etkinliklerin başında hamak üstünde uyumak, ormanda kaybolmak, şelaleye gidip buz gibi suda serinlemenin dışında isterseniz az biraz kulaç atıp koydaki mağaranın gizemlerini de keşfedebilirsiniz. Bunun dışında yine bölgedeki küçük teknelerde yine mini mavi turlara çıkabilirsiniz. 
Sessiz, kimsenin olmadığı, huzur dolu bir tatil diyorsanız benim önerim, burası. Tatil bittikten sonra da, hayatınızın bir döneminde, her şeyin üzerinize geldiği o anda, geleceğiniz yer de yine burası olacaktır, garanti ederim. Sevgili Şezo ve Seçkin'in sayesinde artık ben de terk-i alemde gideceğim yeri biliyorum. 

Hafif yaşadık orada

Gitmeden önce, Kabak Koyu'yla ilgili internette arama yapacaksınız, çeşitli yorumlara bakacaksınız. Ben sizin adınıza baktım: 
Gel dediler, iyi dedik. 
Ama vadiye yürüyeceksin dediler. İyi dedik. 
Başladık, inmeye, inmeye ve inmeye... Vadi, in in bitmiyor. İndik. 
Oda nerede dedik. Al dediler, bu! Ağaç bir ev, içinde çadır, bir yatak, bir masa, iki sırt çantası...
Hayat bu kadar az kalabalık olsa keşke...
Hafif yaşadık orada. İyi yedik, pişen ekmeği. Paylaştık kocaman masayı tanımadığımız bir sürü insanla. 
İnsan tanımak ne ki? Adın ne, işin ne vıdı vıdı...Bunları öğrensen ne olacak yani? 
Sen bak adamın gözüne, o da sana baksın. Merhaba de!. Çek git denize...


http://www.sihirlitur.com/ incele...